Bugün, her adımda kendimize şunu sormamız gerekiyor: Biz neden bu yoldayız? Ne için mücadele veriyoruz? Çoğu insanın cevabı, adalet, özgürlük, eşitlik veya daha mutlu bir toplum gibi idealler olur. Ancak günümüz toplumunda, bizi bu hedeflerden uzaklaştıran o kadar çok etken var ki bazen insanlığın gerçekten neyin peşinde olduğunu anlamak zorlaşıyor.
Bizler, bir avuç insan, iyilik için, doğrunun ve dürüstlüğün yanında durarak mücadele veriyoruz. Ancak, her an yanımızda olması gerekenler çoğu zaman karşımızda duruyor, onların gözlerinde farklı hayaller, peşinde oldukları bambaşka arzular var. Nedir bu arzular, nedir bu hırs? İnsanlık neden hala bencilliğin, kibirin, açgözlülüğün peşinde?
Sosyal medyada dikkat çekme çabası, başkalarının beğenisini kazanma tutkusu, bireysel başarıları topluma faydanın önünde tutan sistem… Bütün bunlar, insanoğlunu birbirinden uzaklaştırıyor. Halbuki bizler birbirimize muhtacız, birbirimize sırtımızı dayamaya ihtiyacımız var. Kendimize yabancılaştıkça, aslında yaşadığımız dünyaya, çevremizdeki insanlara da yabancılaşıyoruz.
Oysa bizler, hep birlikte daha iyi bir dünya yaratmak için çabalayan insanlar olarak hareket etsek, neleri başaramayız ki? Güç birliği yaptığımızda, toplumsal sorunların üstesinden gelmek için dayanışma içinde olduğumuzda, daha huzurlu, daha güvenli bir toplum inşa edebiliriz. Ama bunun için, öncelikle peşinde olduğumuz şeyin farkına varmamız gerekiyor.
Bizim mücadelemiz, insanlığa hizmet etme mücadelesi. Dürüstlüğü, adaleti ve paylaşımı hayatımıza taşımak için çabalıyoruz. Ancak insanlığın kendi peşinde olduğu şey, bu mücadeleyle çelişiyor gibi. İnsanlar, bireysel hırsları uğruna toplumu, çevreyi ve belki de geleceği hiçe sayıyor. Bu yüzden kendimize sormamız gerekiyor: Gerçekten hangi yolda yürümek istiyoruz? Yalnızca kendimiz için mi, yoksa tüm insanlık için mi?
Umut ediyoruz ki, bir gün herkes bu sorunun cevabını bulur ve biz de birlikte, insanlık adına daha aydınlık yarınlara yürürüz.
Levent Tüysüz #PsM