Pamukovasosyalmedya.com editörü Levent Tüysüz “ 90’larda Pamukova da Çocuk Olmayı böyle kaleme aldı..
İşte Levent Tüysüz’ün kaleminden 90’larda Pamukova da çocuk olmak;
90’llarda Pamukova da Çocuk Olmak..!!
Asla Geriye Gelmeyecek Çok Güzel Yıllardı..
Küçüktük, fazla paramız yoktu. Her şeye şimdiki gibi hemen sahip olamıyor ve istediğimiz her şeyi alamıyor, ailemize aldıramıyorduk. Fakat her şeyi en saf ve en doğal haliyle yaşıyorduk.
Her şey o kadar güzeldi ki, komşunun evi bizim de evimizdi. Yer, içer ve minnettar kalırdık. Sevgi ve saygı vardı. Annemiz Tespene’ye soğana, Hayrettin’e ayvaya, üzüme giderdi ama asla annesiz kalmazdık. Çünkü komşu annelerimiz vardı, bizi koruyan ve doyuran…
“Şimdi ise çoğu insan kapı komşumuzu bile tanımıyor!”
Kışın ayrı bir anlamı vardı. Çocukken ayağımızda kara lastik, elimizde kuş lastik (sapan) ile avlanırdık, leğenle tuzak kurup kuş tutardık.
Gece sokakta titreyen yüreğimizle sokak lambasının altında kar yağışını hayranlıkla izlerdik ve naylonla karda kayardık.
Sobanın üzerinde ıhlamur hiç eksik olmazdı, kızarmış ekmek ve Sana yağı salça olmazsa olmazımızdı.
Havalı tüfek yeni yeni çıkmıştı. Herkesin hayaliydi onunla avlanmak. Muhteşemdi. Arkadaşlarla kardan kale yapıp kartopu savaşı esnasında yıkılmasına üzülmekti. Karda üşüdükten sonra sobaya yanaşmaktı.
Kışın Ramazan davulcusunu görmek için sahurda buğulu ve soğuk camın önünde beklemek ve manileri duymak başka bir heyecandı.
Gece sobanın deliğinden tavana yansıyan ateş ışığını izlerken uykuya dalmak veya Casio saatin ışığı ile oynarken mutlu olmaktı 90’larda Pamukova’da çocuk olmak.
Sabah erkenden kalkıp bakkala gidip ekmek almaktı. Sıcak ekmeğin kokusunu içimize çekerken eve dönüş yolunda ekmeğin ucundan kopartarak yer, sonrasında annemize hesap veremezdik.
Kahvaltıdan sonra çizgi film kuşağını izlemek bambaşka bir duyguydu.
Saatlerce ataride Süper Mario oynayıp adaptör ısınınca yanar korkusuna kapamak zorunda kalır, zaten prensesi kurtaramaz hep yanardık.
Yazın Karandere’ye yüzmeye gitmek, kayan kayada eğlenmekti ve oradaki yengeçleri meraklı gözlerle izlemekti.
Mahalle maçı yapmak “Kızıl Topraklar veya Yeni Mahalle ile” ayrı bir güzellikti 90’larda Pamukova’da çocuk olmak.
Marangozlardan çıta isteyerek uçurtma yapmak, çitlembik toplayıp elektrik borusuyla çekirdeğini üfleyerek fırlatmak; gelincik bitkisiyle veya gül yapraklarından gazoz yapmak ayrı bir deneyimdi.
Sakarya’da, ana kanalda, sulama kanallarında balık tutmak ve yüzmekti 90’larda Pamukova’da çocuk olmak.
Bayramlarda el öpmek, para ve bayram şekeri toplamak, toplanan parayla kız kovalayan, torpil, çatapat almaktı.
Bakkal İlhami Amca’dan Elvan gazoz, yağlı ve bisküvi yemek, Bakkal Hafız Amca’dan Mey Buz almaktı.
Zilli Bakkal Hayri Amca’dan çikolata alıp yemek, Oyuncakçı Recep Amca’dan oyuncak almaktı.
Tostçu İsmail Amca’dan ve dededen tost yemekti. Poşette ayran içmek ayrı bir lezzetti.
Cemiyetlerde düğün konvoyunun önünü keser ve zarf almadan asla yolu açmazdık. Çarşıda Lahmacuncu Hasan Amca’nın lahmacunlarını doyasıya zevkle yerdik. Pamukovalı olup da pamuk şekeri ve elma şekeri yememek olmazdı tabii.
Gece dışarı çıkmak, arkadaşlarla saklambaç oynamak, saklananları bulamayınca “topal kurt” diyerek çağırmaktı.
Misket oynarken “kafa konti” çekmek ve “son kal” unutulmazdı.
Saat kaç diye sorulduğunda hep “eti kemik geçiyor” derdik. Okulda arkadaşlarla kol kola girer, önümüze gelene bir tekme diyerek koridorlarda dolanırdık. Yağ satardık, bal satardık ama asla arkadaşlarımızı satmazdık.
Kan kardeşi olur, can bağı kurardık. Okulda Topi Top çubuğu, mahallede gazoz kapağı dizer taşla oynardık.
Babam Sultan Türbesi’ne korkarak çam fıstığı toplamaya giderdik.
Kültür merkezinin olduğu yerde, eski belediye çay bahçesinde pipetle gazoz içmek ve dondurma tabağında dondurma yemek ayrı bir mutluluktu.
Harçlıklarımızı çoğu zaman simit satarak kazanırdık ve o parayla Hamam Sokak’ta bulunan eski hamamdaki havuza gider, keyfini doyasıya çıkara çıkara yüzerdik.
Panayırda gondola hayran kalırdık. Halkacıları saatlerce izlerdik ve şut çekerdik ama o kaleci asla gol yemezdi.
Çok güzeldi 90’larda Pamukova’da çocuk olmak.
Köfteci Konyalı Bayram’da ve Yaşar Amca’da köfte yemek, Kahveci Zeki Amca’nın kahvesinde oralet içmekti.
Üçgen ve Kartallı Park’ta bulunan aslanların üzerine binmekti. Yurduvan Amca ve Dadov Enişte’yi görünce mutlu olmaktı ve teyple ses kaydetmekti.
Pamukova FM’den sevdiklerimize şarkı isteklerinde bulunmaktı.
Belediyenin sinek öldürmek için kullandığı duman aracının peşinde koşardık.
Traktörle veya kamyon ile mahallece pikniğe veya pilavlara giderdik. 95’te ise cephanelik patlamasından mahallece kaçmak zorunda kalmıştık.
Dağlarda çiğdem toplamak ve mağaraları keşfetmek, arkadaşlarla bol bol kıra bayıra pikniğe gitmek çok güzeldi 90’larda Pamukova’da çocuk olmak.
Rahmetli Süleyman Duralı Hocamız’dan video kaseti almak veya Atarici Ahmet Amca’nın ve Panayırcı Hacı Ağabey’in atari salonunda atari oynarken eve gitmemekti.
Arife akşamından bayramlık üstümüzle erken yatıp sabah erkenden kalkmak bambaşka bir duyguydu.
Bir de sanayiye gidip dükkan dükkan gezip yağ filtresi cav toplamak, tahtadan araba yapmaktı.
Bir bisiklete çok kişi biner, asla yorulmak nedir bilmezdik.
Mahalle aralarında kendi yaptığımız top sahalarında Alman ve çift kale doya doya maç oynamaktı.
“Fakat o arsalardaki sahaları amcalar kat karşılığında müteahhitlere verdiler.” Mahallede ablalarla ve kızlarla ortada sıçan, sek sek ve ip atlama oynamak çok eğlenceliydi 90’larda.
Çelik çomak, mum mile ile mors, 7 kiremit ve tabancacılık oynardık. Tabii arada mızıkçılık yapan biri hep çıkardı ve az sayıda olan apartmanların zillerine basıp kaçardık, çocukluğumuzun saflığı ile.
Akşam olunca annelerimiz “Hadi yemeye” dediği zaman oyunu biraz daha uzatmak için “Benim karnım tok, siz yiyin” demekti 90’larda Pamukova’da çocuk olmak.
Yoldan hanım ablalar geçerken top oynamayı durdurur, geçmesini beklerdik. Asla saygıda kusur etmezdik.
Düşen ekmek parçasını üç kere öpüp alnımıza koyup bir kenara koyardık, sokak hayvanları yesinler diye.
Hıdırellez akşamları mahallece ateş yakar ve ateşin üstünden atlardık.
Olmazsa olmazımız, cumartesi ve pazar akşamları belediyenin düğün salonuna gidip düğünleri keyifle seyretmekti.
Aileler birbirine misafirliğe gider, büyükler derin derin sohbet ederken biz çocuklar doya doya oyun oynardık.
Pamukova TV’de “Terminatör”ü İlk Kez Seyretmek Unutulmaz Bir Anıydı…
Pazar geceleri Star TV’de, Parliament Sinema Kulübü’nün sunduğu filmleri heyecanla izlemek, 90’larda Pamukova’da çocuk olmak böyle bir şeydi. Maalesef, yeni nesil bunları bilmiyor bile!
Sonra 1999’da Pamukova, internetle tanıştı…
90’larda Pamukova’da çocuk olmak böyle bir şeydi ve maalesef biz büyüdük ve içimizdeki çocuğu öldürdük.
Çok ama çok güzel yıllardı, 90’larda Pamukova’da çocuk olmak…
Levent Tüysüz..